Proloterapi; latincede yenilenmek anlamına gelen proli kelimesinden köken almıştır. Dolayısı ile bu tedaviye “proliferasyon” veya “rejenerasyon” veya “remodelling” (yeniden yapılanma) tedavisi de denmektedir.
Proloterapi, 1900 yılların başından itibaren özellikle Amerika’da uygulanmasına rağmen, 2000’li yıllardan itibaren tüm dünyada ve ülkemize ağrılı hastalıkların tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır.
Proloterapi ağrı tedavisinde kullanılmakla birlikte, esas olarak ağrı kesici bir özelliği yoktur. Ağrıya neden olan yapıların yeniden yapılanmasında, güçlenmesinde kullanılır. Şöyle ki; vücudun destek yapıları ve eklemlerin stabilizasyonunu sağlayan yapılarda (tendon ve ligamanlar) hasar olduğu zaman (yırtık, gevşeklik gibi) eklemlerde düzensizlik, dengesizlik, ağrı meydana gelir. Proloterapi tedavisindeki amaç ta gevşemiş, zayıflamış veya hasar görmüş tendon ve ligamanlara yapılan çeşitli solüsyonlar ile vücudun tamir mekanizması uyarılarak yeniden yapılanma (remodelling) ile bu yapıların tamiri ve güçlenmesi hedeflenir.
Proloterapi Tedavisinde Bilinmesi Gerekenler
Enjeksiyon sonrası ilk birkaç gün ağrı daha da şiddetlenebilir.
Tedavi öncesi ve sonrası ağrı kesici (NSAII) ilaç kullanılmaması gerekir.
Hastanın kan sulandırıcı almıyor olması ve herhangi bir enfeksiyonu olmaması gerekir.
İşlem öncesi ve sonrasında hastanın bol su içmesi, C vitamini alması tedaviye yardımcı olur.
Proloterapi Hangi Hastalıklarda Yapılabilir?
Esas olarak kronik (uzun süreli) ağrılarda uygulanmaktadır.
Kronik bel, boyun, omuz, sırt, diz ve ayak bilek ağrılarında, kısmi tendon, bağ ve kas lezyonlarında, spor yaralanmalarında (çeşitli tenosinovitler, lateral epikondilit, aşil tendiniti, plantar fasiit, parsiyel yırtıklar), karpal tünel sendromunda etkin olarak kullanılabilir.